ÇOCUKLARIN OYUNUNA KATILMAK

Peygamber Efendimiz, kızları Hz. Zeynep'ten to-runu olan Ümâme namazda sırtına çıkınca onu azarlamaz, ona şefkatle davranırdı. Torunları Hasan ve Hüseyin'le yakinen ilgilenir onları sırtına alıp götürür, mescidde gördüğünde de alâlaka gösterirdi. Yer yer çocukların oyununa katılır, yolda gördüğünde onları devesine bindirir, onların dünyasına girerdi. Sevgili Peygamberimiz sâdece torunlarına değil, bütün müslüman çocuklarına aynı alâkayı gösterirdi. Bu sebeple sokaklarda küçük çocukların "Yâ Resûlullah!" nidaları ayrı bir güzellik taşırdı.

Peygamber Efendimiz bir gün, evine elinde bir gerdanlıkla dönüyordu ve "Bunu en çok sevdiğime vereceğim" diyordu. Oradakiler, "Olsa olsa bu, Aişe' dir" diyorlardı. Hâlbuki Resûl-i Ekrem (s.a.v.) gerdanlığı torunu Ümâme'ye veriyor ve çocuğu sevindirmeyi en büyük sevinç sayıyordu.

Acaba bizler, kendi çocuklarımıza, yetim, öksüz, garip ve yoksul çocuklara nasıl davranıyoruz? Onların dünyalarına girmek için hususi bir gayret gösteriyor muyuz?